Aslında en büyük sıkıntılardan biri geçmişe takılı kalmak. Ama ben takılı kalmak istemiyorum. Benim gibi anksiyete (kaygı) yaşayanlarla bu sorunu birlikte çözmek istiyorum. Bu yüzden yine ilk başladığı zamanlara dönmek istiyorum ki siz de yalnız olmadığınızı, bu zorlukları birlikte aşabileceğimizi anlayın.
O dönemler garip hisler içindeydim. Başım kocamanmış gibi bir ağırlık vardı; omurgam, bacaklarım, boynum… Sadece uyuduğum anlarda bu hisler geçiyordu. Sabah kalktığımda her şey yolundaymış gibi görünüyordu ama on dakika geçmeden tekrar başlıyordu. Yataktan kalkmak istemez olmuştum.
Kitap okumaya başladım, özellikle romanlar. Okurken karakterlerin yaşadıklarını hayal etmek, vücudumun verdiği o tepkileri dindiriyordu. Ama kitap bittiğinde tekrar aynı şeyler başlıyordu ve gün içinde uzun süre kitap okuyamıyordum. Bu yüzden çok etkili bir çözüm olmadı.
Gün içinde ise psikolojimi çok iyi anlayan, dostum her zaman yanımdaydı. O, beni o durumdan nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde çıkarıyordu. Kendime geldiğimde her şey normale dönüyordu. Fakat bu da geçici bir çözümden öteye gitmiyordu çünkü o da benimle 24 saat ilgilenemezdi.
Anladım ki çözümü kendim bulmalıydım, ama nasıl?
Psikiyatriye gitmeye karar verdim ve gittim. Sanırım onun durumu benden daha kötüydü, etrafa bağırıyordu. İçeri girip durumumu anlattım. Bana günde dört kere içmem gereken bir ilaç verdi. Fakat ben o ilacı almaktan korktum. Gece yatmadan önce bir tane içtim. Tam uykuya dalmak üzereyken kalbim şok yapılıyormuş gibi zıplatarak beni uyandırıyordu. Korktu, uyuyunca uyanamayacağımı sandı sanırım, ve beni uyumama izin vermedi. Bunu görünce ilacı bir daha içmedim. Belki doğru yaptım, belki yanlış ama sonuçta belirtilerle yaşamaya devam ettim.
Bu süreçte köydeydim ve yaklaşık üç buçuk ay bu şekilde devam etti. Peki sonra ne oldu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder