Anksiyete, benim ‘hayır’ diyemediğim yerde, bedenimin ‘sen yapamazsan ben yaptırırım’ demesidir.”
Bastırdığın her duygu, bedeninde başka bir yolla kendini anlatmaya çalışır…
“Anksiyete, benim ‘hayır’ diyemediğim yerde, bedenimin ‘sen yapamazsan ben yaptırırım’ demesidir.”
Bu cümleyle başladı fark edişim.
Çünkü çoğu zaman “evet” derken içimden bir ses sessizce hayır diyordu. Ama ben duymuyordum.
Zihnim susuyordu, bedenim konuşuyordu.
Anksiyete çoğu zaman zihinsel bir durum olarak görülür ama aslında bedenin de dahil olduğu, çok katmanlı bir deneyimdir.
Bastırdığın duygular, görmezden geldiğin ihtiyaçlar, sürekli güçlü görünme çabası…
Hepsi birikir. Ve bir gün, “yapamazsan ben yaptırırım” dercesine bedenin tepki vermeye başlar.
🧠
İç Sesin Sustukça, Bedenin Konuşur
– Karın ağrıları,
– Kalp çarpıntıları,
– Nefes darlığı,
– Uykusuzluk, yorgunluk…
Tüm bunlar sadece “fiziksel semptomlar” değildir.
Bazen de bastırılan duyguların dışavurumudur.
Zihnin “sus” dediği her şeye bedenin “konuş” deme biçimi.
✨ Şefkatli Farkındalık: Kendine Alan Açmak
Anksiyete ile başa çıkmanın ilk adımı, onunla savaşmak değil, onu duymaktır.
Kabul etmek, yargılamadan farkına varmaktır.
Belki de ilk kez kendine şöyle sormaktır:
👉 “Ben burada gerçekten ne hissediyorum?”
👉 “Buna neden hayır diyemedim?”
👉 “Şu an kendime nasıl iyi gelebilirim?”
Son Söz
Anksiyete bir rahatsızlık değil; iç dünyamızın bize gönderdiği bir uyarıdır.
“Dur, bak, hisset” diyen bir içsel sinyaldir.
Ve bazen o sinyalleri fark etmek, iyileşmenin ilk adımıdır.
Senin yaşadıkların da geçersiz değil.
Sen sadece sessizliğinde duyulmayı bekliyorsun.
Peki sen…
Bedeninin sana ne anlatmaya çalıştığını en son ne zaman gerçekten dinledin?
Yorumlar
Yorum Gönder